Çift Terapisi Hakkında En Çok Bilinen 5 Yanlış (Mit)

Mit 1: “Çift terapisi sadece boşanmanın eşiğindeyken gidilir.”

Gerçek: Çift terapisi yalnızca kriz anında başvurulan bir yöntem değildir. İlişkiyi güçlendirmek, iletişimi sağlıklı hale getirmek ve olası sorunları büyümeden çözmek için de tercih edilir.

Mit 2: “Çift terapisi sadece sorunlu ilişkiler içindir.”

Gerçek: Sağlıklı ilişkilerde de terapiye gitmek mümkündür. Tıpkı düzenli sağlık kontrolü gibi, terapi de ilişkiye bakım yapma sürecidir.

Mit 3: “Terapist hakemdir, kimin haklı olduğunu söyler.”

Gerçek: Terapistin görevi taraf seçmek değildir. Sistemik terapi yaklaşımında terapist, ilişkinin dinamiklerini ortaya koyar; kimin haklı olduğunu değil, ilişkisel döngülerin nasıl işlediğini anlamaya yardımcı olur.

Mit 4: “Çift terapisi hızlıca sonuç verir.”

Gerçek: Her ilişkinin geçmişi, dinamikleri ve yaraları farklıdır. Bu nedenle süreç kişiye ve ilişkiye özeldir. Terapi, sabır ve işbirliğiyle etkili olur.

Mit 5: “Çift terapisi sadece duygusal ilişkiler içindir.”

Gerçek: Çift terapisi, evli ya da sevgili çiftlere özgü değildir. Kardeşler, ebeveyn–çocuk ya da iş ortaklıkları gibi farklı ilişki biçimleri de terapinin konusudur.

Sistemik Bakış Açısıyla Mitleri Yeniden Düşünmek

Sistemik terapi, ilişkiyi bir bütün olarak görür. Çiftlerin sorunları tek bir kişinin “hataları” üzerinden değil; karşılıklı etkileşim, iletişim örüntüleri ve aile geçmişinden gelen aktarımlar üzerinden ele alınır. Bu nedenle mitleri kırmak, ilişkiye yeni bir gözle bakmak demektir.